Site icon NMT İnsan Kaynakları ve Danışmanlık

Gürültü, Stratejik Körlük ve Kararların Görünmeyen Maliyeti

Bir sigorta eksperi sabah kahvesini yudumlayarak masasına oturur. Hava güneşlidir, morali yerindedir, dosyayı dikkatle inceler ve vicdanlı bir tazminat belirler. Bir hafta sonra, aynı şirkette görevli bir başka eksper, başka bir şehirde, aynı dosyaya bakar. Hava kapalı, trafik berbat, sabahki haberler can sıkıcıdır. Tazminat neredeyse yarıya iner. Aynı dosya, aynı şirket, aynı standartlar… ama farklı kararlar. İşte buna “gürültü” diyoruz.

Daniel Kahneman ve arkadaşları Gürültü – Bir İnsan Hatası kitabında bu görünmeyen sapmayı inceliyor. Gürültü, kararların tutarsızlıkla kirlenmesidir. Aynı veriye sahip bireylerin, farklı zamanlarda veya farklı kişilerce bambaşka sonuçlara ulaşmasıdır. İş dünyasında ise bu, çoğu zaman fark edilmeyen ama ağır maliyetler yaratan bir sistem zaafıdır. Tıpkı meydanda duran görkemli bir heykelin yıllar içinde rüzgarla ve yağmurla aşınıp şekil değiştirmesi gibi… tek bir darbeyle değil, ama fark edilmeyen küçük sapmalarla zamanla tanınmaz hale gelir.

Ve çoğu yönetici bu yavaş aşınmanın farkında bile değildir.

Yönetim Kurulunda Stratejiden Çok Ruh Hali Konuşulur

Bir yönetim kurulu toplantısı, dışarıdan bakıldığında karar makinelerinin kusursuz çalıştığı bir odadır. Masada tablolar vardır, projeksiyonlar parlar, herkes ciddi yüzlerle gelecek stratejisini tartışır. Ancak kararlar, çoğu zaman bu rakamlarla değil, o gün kimin zihinsel iklimi ne durumdaysa onunla şekillenir. CEO’nun sabah yaşadığı stres, yeni bir yatırım önerisini “gereksiz risk” olarak yorumlatabilir. CFO’nun hafta sonu geçirdiği keyifli tatil, aynı yatırımı “cesur bir hamle” gibi gösterebilir.

Bu nedenle bir kurumun en kritik kararlarında bile aynı yatırım dosyası üç farklı yöneticinin önüne geldiğinde üç farklı karar çıkabilir. Üstelik kimse bu farklılığı yadırgamaz. Çünkü herkes kendi sezgisel terazisini güvenilir sanır. Oysa sezginin sesi çoğu zaman sistemin sesini bastırır. Bu yüzden karar süreçlerinde yalnızca “kimin ne dediği” değil, “hangi zeminde söylediği” de önemlidir. Şirketler ancak bu farkındalığı yakaladıklarında kararlarını kişilerin ruh halinden alıp yapının omurgasına taşıyabilir.

Gürültüyle Değişen Stratejiler: Bilinçli Seçim mi, Tesadüfi Yönelim mi?

Yatırım komitesine sunulan bir proje düşünün: düşük riskli, sınırlı getirili ama tutarlı. Finansal metrikler pozitif, geri dönüş süresi makul. Ancak bir yönetici projeyi heyecanla destekler, diğeri “stratejik önceliklerimizle örtüşmüyor” diyerek reddeder, üçüncüsü “şu an başka odaklarımız var” diyerek süreci yavaşlatır. Kararın yönü, projeye değil, karar sahibinin algılarına bağlıdır.

Oysa kararın adil ve tutarlı olması, kişisel algılardan arınmasıyla mümkündür. Bu nedenle yatırım değerlendirmelerinde önce insanların fikirleri değil, sistemin kıstasları konuşmalıdır. Her projenin risk, kaynak yükü, stratejik uyumu gibi başlıklarla önceden belirlenmiş bir çerçevede analiz edilmesi, farklılıkları minimize eder. Böylece kararlar bireylerin ruh haline değil, organizasyonun aklına yaslanır.

Yenilikçi Projeler: Gürültünün En Sevdiği Oyun Alanı

İnovasyon komitesi toplanır. Masada beş proje vardır. Biri cesur ama bilinmezliği yüksek, biri güvenli ama sıradan, biri teknik olarak karmaşık ama gelecek vaat eden. Ve karar süreci başlar: Kimi projeye hayran kalır, kimi burun kıvırır. Kimi “bu tam bizim DNA’mız” der, kimi “gereksiz fantezi” deyip geçer. Oysa çoğu zaman konuşulan, projenin içeriğinden çok kişisel risk algılarıdır.

Bu tür ortamlarda, fikirlerin kaderi genellikle sunan kişinin algılanan kredibilitesine, kullanılan sunum tekniğine, hatta ses tonuna bağlı olur. İşte o an, gürültü karar masasına oturur. Oysa projeler, içeriklerine göre değil içeriksiz önyargılara göre seçilmemeli. Eğer ilk aşamada projeler yalnızca fikrin özüyle değerlendirilse, yani kimin sunduğu, hangi departmandan geldiği, ne kadar bütçe istediği bilinmese… belki de elenen fikirler aslında geleceğin yıldız projeleri olurdu. Yenilikçiliğin sesi, ancak bu tür kör değerlendirme yaklaşımlarıyla adilce duyulur.

Stratejik Planlama Toplantılarında Gürültü Sessizce Oturur

Stratejik planlama çoğu zaman sistematik görünse de, içeride işler sessizce farklı işler. Pazarlama daha fazla reklam ister, üretim kapasite artışı, finans maliyet düşürmeyi savunur. Herkes haklıdır ama herkes kendi gerçekliğinin içindedir. Sonuçta, stratejik planlama toplantıları çoğu zaman karar almak için değil, pozisyon korumak için yürütülür.

Bu yüzden stratejik öneriler yalnızca içerik üzerinden değil, karşılaştırılabilir kriterler üzerinden değerlendirilmelidir. Eğer her öneri; finansal katkı, operasyonel etki, risk düzeyi, stratejik uyum gibi ana başlıklarla puanlansa ve sonra bu veriler çapraz olarak tartışılsa, belki de yıllardır “öncelik” sandığımız şeylerin aslında “en çok sesi çıkanın önerisi” olduğunu fark ederiz.

Kurumsal Hafızada Gürültüyü Aramak

Kurumsal kararların çoğu unutulur. Onaylanan projeler, reddedilen fikirler, ertelenen yatırımlar… Zamanla bu kararların gerekçeleri silinir, sadece sonuçlar kalır. Ama benzer iki öneriden biri geçmişte desteklenmiş, diğeri reddedilmişse, o farkın sebebini sorgulamak gerekir. Bu sorgulama, yalnızca geçmişe dönük değil, geleceğe dair bir öğrenme sürecidir.

Karar kayıtlarının tutulduğu, hangi gerekçeyle neyin onaylandığının analiz edildiği bir hafıza sistemi, kurumların karar standardını inşa etmenin ilk adımıdır. Aksi takdirde, yıllar geçer, projeler değişir ama rastlantısallık baki kalır. Ve stratejiler, farkında bile olmadan aynı gürültü döngüsünde şekillenir.

Gürültüyle Kirlenmiş Kararlar, Stratejiyi Saptırır

Strateji, yalnızca hedef belirlemek değildir. Aynı zamanda bu hedefe nasıl ulaşılacağına dair karar sistematiğini kurmaktır. Fakat çoğu şirket karar kalitesini garanti altına almadan strateji kurmaya çalışır. Oysa karar süreçleri zayıfsa, strateji sadece niyet metnidir.

Kahneman’ın dediği gibi: “Önyargı sizi hep aynı yöne iter, ama gürültü sizi her defasında başka yöne savurur.”

Ve her sapma, küçük görünse de yönünüzü değiştirir.

O halde bir soru bırakayım:
Sizin şirketinizde kararları kim veriyor gerçekten?
Veriler mi? Yapılar mı? Yoksa o gün kimin sesi daha yüksek çıkarsa o mu?

Eğer cevabınız ikincisi ya da üçüncüsüne yakınsa… bilin ki karar masanızda bir sandalye hâlâ boş değil.
Orada sessizce oturan bir misafir var: Gürültü.

Exit mobile version