En son yazacağımı en başta söyleyeyim; “kendisi”!
Sağlık ve Güvenlik kültürünün işletme ve kuruluşlarda oluşturulması, mutlu, huzurlu ve güven içerisinde çalışma imkanının sağlanması için, iş yeri hekimleri ile birlikte en önemli kılavuzdur iş güvenliği uzmanları. Aslında sorumluluk ve yükümlülük mevzuatsal anlamda eşit dağıtılmış olsa da, işin operasyonun da yükün büyük bölümü iş güvenliği uzmanlarının üzerindedir. Hatta öyle durumlar vardır ki, işyeri hekimi ile birlikte hazırlamak ve imzalamak zorunda oldukları belgelerde bile , “huzurun kaçmaması için” sadece iş güvenliği uzmanlarının imzaları vardır. Bu durumda da nasıl bir sorumluluk yüklendikleri ancak kriz anlarında önlerine tüm çıplaklığı ile çıkar.
Bir işletme düşünelim. Üretim, Satış, Pazarlama, İnsan Kaynakları gibi fonksiyonları olan. Satış departmanın ana odağı ürün, fiyat ve rekabettir. Yıl başında konan hedeflerin tutmaması en fazla karlılığı etkiler ve prim oranlarını düşürür. Üretimdeki hataların telafisi mümkündür. Ancak, işletmede İş Sağlığı ve Güvenliği hedeflerinin tutmamasının yaptırımı bazen telafi edilemeyecek zararlar doğurabilir. Başarısızlık ta , hayat kaybının dahi söz konusu olduğu bir fonksiyonun tüm risklerinin iş güvenliği uzmanının hesabına yazılması, kendisini korumak için bir kat daha dikkatli davranmasını gerektirmektedir.
Ülkemizdeki sadece iş değil sağlık ve güvenlik kültürünün hangi noktada olduğu acı tecrübeler ile hergün karşımıza çıkmaktadır. Özellikle de bazı işverenlerin 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 4. Maddesinde belirtildiği şekilde “her türlü önlemi alır” ibaresini, bünyesinde bir iş güvenliği uzmanı bulundurmak ve/veya OSGB’ lerden bir uzman desteği almak ile sınırlı kaldığını zannetmeleri bu sistemin işleyişini engellemektedir.
İşverenler, iş güvenliği uzman hizmetini alacakları gibi, rehberlik, eğitim, risk yönetimi ve mevzuaatta belirtilen diğer görevlerini yerine getirirken tespit etmiş oldukları aksaklıkları da gidermek için mücadele edecektir. İş güvenliği uzmanının, görevi gereği, bir yandan işletme ile ilgili riskleri belirleyip bir yandan da aynı işverenden ücret alıyor olması zaten olayın başında uzmanların nasıl bir karmaşayı yönettikleri konusunda ciddi bir ipucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bir uygulama kanunudur. Asıl, uzmanların sorumluluk tiplerini ve detaylarını belirleyen kanunlar Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ceza Kanunudur. Dolayısı ile hangi eylem ve ihmallerin uzmanları yükümlülük altına alacağı , nasıl cezalandırılıcakları, sorumluluktan nasıl kurtulacakları bu ana kanunların yorumlarından çıkmaktadır. Uygulamada görüldüğü üzere, “ben deftere yazarım, sorumluluk benden gider” şeklindeki yaklaşımlar, uzmanları sorumluluktan kurtarmaya yeterli olmaz. Bu yüzden, yapılan işin ve sonuçlarının hukuki gerekçelerini çok iyi özümseyip, uygulama kanununda yer alan işlemleri bu bakış açısı ile yerine getirmek gerekir.
Şimdi gelelim hap çözüm yöntemlerine;•
Öncelik ile bir işletmeye destek olunacağı netleştiği andan itibaren; o işletme, işyeri sayısı, çalışan sayısı, işveren ve işveren vekilinin kim olduğu, hangi sektörde hizmet veriyor, o sektörü düzenleyen özel kanun ve yönetmelikler var mı araştırmalarının yapılıp, işletmeye ve işe hazırlıklı olarak gidilmesi gerekmektedir.
• Hizmet verilen işletme için yapılan risk değerlendirme raporu gibi, her uzman mutlaka kendi risk değerlendirme raporunu da yapmalıdır. Check listler ile yapılan uygulamalar haricinde, gerçekten nerde ciddi kaza riski var, olmazsa olmaz dökümanlar neler? Hangi departmanlarda sağlık raporu ve mesleki eğitim/yeterlilik belgeleri olmadan işe başlanamaz bu soruların cevaplarını vermeli ve kendi delil dosyasını da buna göre oluşturmalıdır.
• İşveren ve/veya işveren vekili ile işe başlamadan mutlaka bir iletişim toplantısı istenmelidir. Yapılması planlanan vizyon ve hedefleri işveren anlatmalıdır ki, ilerde destek ihtiyacı olduğunda –ki kesin olacak- maça 1-0 önde başlamayı sağlar. İşverenin ticari hedeflerinin önemsendiği, mevzuat izin verdiği ölçüde bu hedefleri aksatmadan çalışanların sağlık ve güvenlik içerisinde olacağı mesajı verilmelidir.
• Koskoca bir mevzuatta konuları ana odakları ile sınıflandırmalı ve bu yaklaşım ile yönetim raporlaması yapılmalıdır. Benim yapmış olduğum 6 lı ayırım ve uygulama bu anlamda hedefleri kolaylıkla takip etmemi sağlamış idi. Bunlar 1. Kurul Yönetimi, 2. Risk Yönetimi, 3. Çalışan Yönetimi, 4. Bina Ekipman Araç Gereç Yönetimi, 5. Belge Yönetimi, 6. Altişveren Yönetimi. Bu şekilde bir tasnifin içerisini kanunda ve yönetmeliklerde yazan işlemler ile birleştirdiğimde, genel işleyişi gözlemlemek oldukça kolay oldu.
• Her uzmanın mutlaka delil dosyası olmalıdır. Hizmet verdiği işletmelerdeki dökümantasyon ilerde Savcılık tan gelebilecek bir müzekkere karşısında kendisini daha korunaklı hale getirecektir.
• Sorumluluk Hukukunun ana ögeleri ; doğru işe doğru adam, talimat vermek, gözetlemek, denetlemek ve iyileştirmektir. Önemli olan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda belirtilen uygulamaların bu 4 gözlük ile bakılarak delil olabilecek nitelikte hazırlanmasıdır. İlerde olası bir yargılama süreci bu gözlükler ile gerçekleştirilecektir.
• Tespit ve öneri defterleri ile risk değerlendirme raporları oldukça önemlidir. Ancak zaman zaman işverenler ile uzmanlar arasında bulgu yazma kısmında sorunlar çıkar. Bu durum, mutlaka tutanak altına alınmalıdır. Ayrıca, bu defter ve raporlara bulgu yazmanın sorun olduğu durumlarda, kurulu ve kurul defterini kullanmanızı tavsiye ederim. Sorumluluk Hukukuna göre aynı delil kuvvetine sahiptir, önemli olan konunun görüşülmesinin sağlanmasıdır.
Yukarıda belirttiğim şekilde, insan ölümüne kadar uzanabilecek bir sorumluluk bir meslek sınıfının üzerine yüklenmiş, tam yaptırım gücü verilmemiş, çalışma barışına aykırı şekilde işveren ile bağ kurulmuş ve yaşayarak tecrübelenen uzmanlar endişe içinde görevlerini yapma durumunda bırakılmışlardır. İş güvenliği uzmanları, çalışanların sağlık ve güvenlikleri için canla başla çalıştığı gibi , kendisini koruyacak delil dosyasını da bir yandan oluşturmalıdır. Burada yol gösterecek ise kanun ve yönetmeliklerdir, çıkış noktası mevzuat okumaktır.