Son yıllarda üst düzey yöneticilerin görev süreleri, iş dünyasında sıcak bir tartışma konusu haline geldi. Uzun süre CEO, CFO veya CMO olarak görev yapan yöneticiler artık neredeyse birer dinozor kadar nadir. Performans, endüstri değişimleri ve paydaş beklentileri gibi faktörler, bir zamanlar istikrarın sembolü olan bu pozisyonları, sürekli değişim peşinde koşan dinamik bir arenaya dönüştürdü.
Bir çalışmaya göre, S&P 500 şirketlerinde CEO’ların medyan görev süresi 2013’te altı yılken 2022’de 4.8 yıla düştü. Bir CEO’nun görev süresi, bir çocuğun okulda geçen zamanından daha kısa hale geldi! Bu hızlı değişimin ardında, artan hissedar aktivizmi ve teknoloji dünyasındaki devrimler yatıyor. CFO’lar görev sürelerini korurken, CMO’lar sanki bir maraton koşusunda kısa mesafe sprinteri gibi, göreve gelir gelmez ayrılmak zorunda kalıyorlar!
Yeni Liderlerin Yükselişi ve Geçici Çözümler
Son yıllarda geçici yöneticilerin popülaritesi arttı. Artık her köşe başında bir “geçici lider” bulmak mümkün gibi görünse de, gerçekte bu pek de kolay değil. Gerçekten yetkin geçici liderler, tıpkı bir süper kahraman gibi nadiren ortaya çıkar ve çoğunlukla bir kriz anında devreye girerler. Bu profesyoneller, karmaşık durumları hızlıca çözme becerileriyle öne çıkar. Bir nevi, “acil durum müdahale ekibi” gibi kritik anlarda sahneye çıkarak yönetim boşluğunu doldururlar.
Ancak bu tür liderleri bulmak, işletmeler için samanlıkta iğne aramak kadar zor olabilir. Gerçekten yetkin geçici liderler, tıpkı bir sihirli değnek gibi, her derde deva olamayabilir.
Kısa Süreli Liderliğin Dezavantajları
Kısa süreli liderlik, taze bakış açıları ve yenilikçi fikirler getirse de, bunun bir bedeli var. Süreklilik ve uzun vadeli strateji oluşturma, bu tür liderliklerde büyük zorluklar yaratıyor. Kısa süreli liderler, kalıcı ve sürdürülebilir değişiklikler yapmadan önce görevlerini devretmek zorunda kalabilirler. Bu da, organizasyonun sık sık yön değiştirmesine ve stratejik belirsizliklere yol açabilir. Sürekli kaptan değiştiren bir geminin, fırtınalı denizlerde doğru rotayı bulmakta zorlanması gibi.
Optimal Görev Süresi: Ne Kadar Uzun, Ne Kadar Kısa?
Peki, ideal görev süresi ne olmalı? Bu, tam bir muamma! Her şirketin kendi dinamikleri ve hedefleri var. Ancak, kısa dönemli liderliklerin getirdiği taze bakış açıları, yenilikçi fikirlerle birleşince, şirketlerin hızla dönüşüm geçirmesine olanak sağlıyor. Belki de kısa süreli görev süreleri, “Hızlı ve Öfkeli” film serisinden ilham alarak, işletmelerin en büyük rakipleriyle yarışmasına yardımcı oluyor.
Öte yandan, liderlik geçişleri sırasında halef planlaması her zamankinden daha kritik hale geliyor. İyi bir halef planlaması, liderlik değişiminin sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesini sağlarken, çalışanların ve paydaşların güvende hissetmesini de sağlıyor. Şirketler, “Hadi bakalım, bu sefer kiminle devam edelim?” sorusuna hazırlıklı olmalı.
Sonuç Olarak…
Üst düzey yöneticilik dünyası, sürekli değişen bir manzaraya sahipken, organizasyonların bu trendlere uyum sağlaması şart. Süreklilik ile yenilik arasında doğru dengeyi bulabilen şirketler, uzun vadeli başarı için en iyi pozisyonda olacaktır. Şirketinizde bir üst düzey yönetici varsa, ona iyi bakın; zira o, bazen bir kaplan, bazen de bir palyaço olabilir!
Unutmayın, her lider, her dönemde bir mesaj taşır; bu mesaj bazen derin bir strateji, bazen de taze bir kahkaha olabilir. Bu dengeyi sağlamak, başarıya giden yolda en önemli anahtardır.
En nihayetinde, iş dünyasında liderlik bir maraton değil, bayrak yarışı gibidir. Her lider, bayrağı bir sonraki koşucuya devrederken, organizasyonun yarıştan kopmamasını sağlamak zorundadır. Bu yüzden, kısa süreli liderlikler ve geçici çözümlerle de olsa, daima ileriye bakmak ve uyum sağlamak, başarılı bir geleceğin anahtarıdır.