Site icon NMT İnsan Kaynakları ve Danışmanlık

Açıkhava Eğitimlerinin Verimliliği Üzerine

Açıkhava eğitimlerinin etki düzeyleri hakkında çok şey söylendi. Sınıf içi eğitimlerin kısıtlı koşullarında asla yaratılamayacak farkındalıklara olanak tanıdığından tutun; ağaçların tepesinde yürürken hissedilenlerin iş sonuçlarına yansımasının düşüklüğünden ya da asla değişemeyecek olan yöneticilere sunulan gereksiz ve bir o kadar da pahalı bir eğlence olduğuna varıncaya kadar farklı eleştirilerin hedefi halinde gelen açıkhava eğitimlerini göklere çıkartmadan ya da ipte sallandırmadan önce konuyu biraz daha yakından incelemek gerekiyor.

Risk algılaması
Açıkhava eğitimleri algılanan risk düzeyleri açısından iki kategoride incelenebilir. Alçak elementler adı verilen grupta bireyin aldığı riskler de düşüktür. Yerden en çok bir adam boyu yükselmeyi gerektiren uygulamalar hissedilen fiziksel yaralanma risklerini görece düşük tutarken, yüksek elementler kategorisindeki uygulamalar, yerden -söz gelimi- altı metre yükseklikten boşluğa atlama gibi yüksek risk algılaması içeren düzenlemelerden oluşur. Güvenlik önlemlerinin alınmış olması, algılanan riskin büyüklüğünü bir miktar düşürse de hala bireyi boncuk boncuk terletmeye yetecek düzeydedir.

Birey ve grup etkileşimleri
Alçak elementlerin odağı genellikle kişilerarası ilişkiler, grup içi davranışlar ve takım oyunculuğu gibi grup etkileşimleri ekseninde bulunurken; yüksek elementler daha çok bireyin kendisi ile olan etkileşimine odaklanır. Bu nedenle ihtiyaçlara uygun kategorinin seçimi son derece önemliyken bu karar, bütçe, açıkhava eğitimi verecek şirketin (çoğu kez kendi olanakları doğrultusundaki) yönlendirmesi ya da açıkhava eğitmeninin/ satıcısının tercihleri gibi iş hedefleriyle ilgisi tartışılır etmenlere bırakılır.

Açıkhava eğitimlerinin diğer eğitimlerden farklılaşan bir yanı da deneysel öğrenme üzerine kurulu olmalarıdır. Yüz yılı aşkın bir süredir üzerinde yazılıp çizilen deneysel öğrenme, William James, John Dewey, Kurt Lewin, Jean Piaget, David A. Colb gibi pek çok bilim adamının ilgi odağı olmakla kalmamış, etkisinin büyüklüğü nedeniyle her eğitimcinin mutlaka bilmesi gerekli eğitim yöntemleri arasına girmiştir. Durum böyle iken, açıkhava eğitmenlerinin eğitimci kökenli olmaları beklendiği halde –en azından ülkemizde- yüksek güvenlik gereksinimi nedeniyle dağcı kökenli olmaları, uygulamalar sırasında yaşanan bireysel ve grup farkındalıklarının iş süreçlerine transferi ve davranışlara yansıması önündeki engellerden birini oluşturmaktadır.

Richard J. Wagner ve Christopher C. Roland’ın 1991 yılında 6 şirkette 1200’den fazla çalışanla gerçekleştirdikleri ve 80’in üzerinde “alçak elementler” açıkhava eğitiminin birey ve grup etkileşimleri üzerindeki etkisini değerlendirdikleri çalışmanın sonuçları Şekil.1’de gösterilmiştir. Eğitim sonrasında bireysel boyutta hemen hiç bir değişimin gözlenmemesine karşın, grup etkileşimlerinde önemli değişimler görülmüştür. Eğitimin etkilerinin süpervizörler arasında 15 hafta sonrasında, üst düzey yöneticilerde ise 18 hafta sonra hala sürüyor olması da aynı araştırmanın bir başka ilginç bulgusudur. Öte yandan pek çok açıkhava eğitimine karar verilmesindeki temel hedefler arasında sayılan kişisel farkındalığın ve özgüvenin arttırılması konusunda anlamlı bir gelişmenin gözlenmemiş olması da dikkat çekicidir. Her şeye rağmen bu sonuçlara bakarak bir genelleme yapabilmek yine de güçtür. Açıkhava eğitimlerinin farklı tasarımlarının farklı gruplar üzerinde farklı sonuçlar vereceği ayrıca göz önünde bulundurulmalıdır.

Şekil 1 “Alçak elementler” açıkhava eğitimi öncesi ve sonrasında birey ve grup etkileşimleri

Katılımcılar
Açıkhava eğitimlerinin grup etkileşimleri üzerindeki etkisi açıkça görülebilmesine karşın bu etki her birey üzerinde aynı değildir. Eğitime katılan kişilerin işyerinde hangi sıklıkla bir araya geldikleri, eğitime katılımın gönüllü olup olmadığı, grubun demografik özellikleri, grup lideri ya da yöneticisinin eğitimde bulunup bulunmaması gibi diğer faktörlerin etkisinin de göz önünde bulundurulması gereklidir.

İşyerinde yakın ilişkiler içindeki gruplar açıkhava eğitimlerinden daha fazla yarar sağlamaktadır. Bu bulgu, tanışıklığı düşük kişilerin –geçmişten taşınan sorunlar nedeniyle- birbirlerine daha açık davranacağı varsayımı ile çelişir. Örneğin yaygın bir coğrafyada görev yapan ve yılda birkaç kez bir araya gelen satıcılar arasındaki işbirliğine yönelik davranışların geliştirilmesini hedefleyen bir program için açıkhava eğitimi en iyi seçenek olmayabilir.

Giderek yaygınlaşan performans değerlendirme sistemlerinin otomatik bir çıktısı olarak hazırlanan eğitim ihtiyaçları listesinin, bütün iyi niyetlere karşın, katılımda gönüllülük ilkesinin çiğnenmesi durumunda değişime direnci arttırdığı bilinmektedir. Sınıf içi eğitimlerde durum böyleyken, açıkhava eğitimlerinde beklenenin tersine, (zorla gönderilme durumu dışında) gönderilenlerle gönüllüler arasında önemli farklar gözlenmemektedir.

Grubun yaş ve cinsiyet gibi demografik özelliklerinin grup içinde öğrenme düzeylerine ve grup davranışlarına yönelik etkisinin de göz önünde bulundurulması gereklidir. Sözü edilen araştırmada kadın- erkek sayısının dengeli dağıldığı gruplarda problem çözme ve grup verimi alanlarında kadın ya da erkek baskın gruplara göre anlamlı farklılıklar gözlenmiştir. Eğitimin daha etkili olmasının yanı sıra, cinsiyet dağılımının dengeli olduğu gruplarda katılımcılar, eğitimden daha fazla zevk aldıklarını belirtmişlerdir.

Wagner ve Roland’ın yaptığı araştırmanın bir başka bulgusu da yöneticilerin varlığı konusundadır. Eğitimin yöneticilerle birlikte alınmasının grup davranışları üzerinde anlamlı bir etkisinin varlığı gözlenmemesine karşın, katılımcıların tamama yakını eğitimi yöneticileri ile birlikte almaktan hoşnut olduklarını belirtmişlerdir.

Eğitimin kendisi
Her eğitim programında olduğu gibi açıkhava eğitimlerinde de eğitim konuları ve işleniş biçimi eğitim sonuçları üzerinde doğrudan etkilidir. Eğitim sırasında yapılan uygulamaların işyeri davranışları ile bağdaştırılması eğitmen-katılımcı-eğitim üçlemesinin etkileşimine bağlıdır. Burada katılımcının değişime istekli olmasının yanı sıra, eğitmenin işyeri dinamiklerinin farkında olması ve uygulamaların etki düzeyleri hakkında yeterli bilgi ve deneyime sahip olması, açıkhava eğitiminin verimliliğini de önemli oranda etkileyecektir. İşyeri dinamiklerinin eğitim ortamında simulasyonu açıktır ki yüksek maliyetleri doğurmaktadır. Açıkhava eğitimlerinin görece yüksek maliyetlerinin ardında benzeşim miktarı yatmaktadır. Sınıf içi uygulamalarda yaygın olarak kullanılan bilişsel benzeşimler, açıkhava eğitimlerinde önceden hazırlanmış düzenekler aracılığıyla sağlanan fiziksel benzeşimlerle pekiştirilebilmektedir.

Özellikle büyük şirketlerde, eğitim programları ortalama eğitim ihtiyaçları doğrultusunda fiks menü şeklinde hazırlanır. Bu ise, gelişim alanı ve miktarının her birey için farklı olduğu gerçeği ile çelişen bir durumdur. Katılımcıların eğitimi benimsemeleri ve sonuçlarına inanmaları, her eğitimin başarısının ön şartıdır. Katılımcıların eğitim programının içine çekilmesi konusunda açıkhava eğitimleri ek fırsatlar sunar. Eğitim sırasında giyilecek tişörtlerin tasarımı, ulaşım ve lojistik benzeri etkinliklerin organizasyonu, eğitimde yaşananların fotoğraflanması ya da iletişim panosunun hazırlanması gibi etkinliklerin katılımcılara bırakılması, eğitimin ve daha da önemlisi sonuçlarının sahiplenilmesini kolaylaştıracaktır.

Eğitimin kendisi dışında, eğitim sonuçlarının ölçüldüğünün ve takip edildiğinin bilinmesinin de açıkhava eğitimlerinin verimliliğini etkileyen bir başka etmen olduğu unutulmamalıdır.

Eğitmen
Herhangi bir eğitimde eğitimci ya da iletişim yöneticisi, eğitim verimliliğini etkileyen temel faktörler arasındadır. Bu durum açıkhava eğitimleri için de geçerlidir. Açıkhava eğitimleri sırasında yaşanan etkileşimlerin kişisel farkındalık düzeylerine olan etkisinin altının çizildiği (ya da sorgulandığı) ve transferlerinin kolaylaştırılmasının amaçlandığı paylaşım bölümlerinin yönetiminin eğitim sonuçları üzerindeki etkisinin büyüklüğü göz önünde bulundurulmalıdır.

İşyeri ve Çevre
Lewin’in modeli ile büyük benzerlikler gösteren ve dört aşamadan oluşan Dewey’in deneysel öğrenme modeli (Şekil.2), amaca ulaşmak üzere belli aşamaların birbirinin ardı sıra tekrarlanması gerektiğini söyler.

Eğitimin etkisi ile tetiklenen iç gözlem süreci, bireyi yeni bir bilgi durumuna geçmeye zorlar. Davranış değişikliğine karar verilmesi, yeni durumun eski bilgilerle çelişmesi nedeniyle genellikle tek seferde gerçekleşmez. Yeni bilginin hazmedilmesi ve diğer (mevcut) bilgilerle test edilmesi gereklidir. Bu süreç Dewey modelinde öğrenme anını takip eden döngüler şeklinde gösterilir. Söz konusu ikinci, üçüncü, dördüncü… süreçler eğitim sonrasında gerçekleşeceği için yeni bilginin kalıcı davranışlara dönüşebilmesi, farklı ortamlarda (evde, işyerinde vb.) denenerek doğrulanmasına bağlıdır.

İşyeri çevresinin (kurallar, yönetmelikler, alışkanlıklar, süreçler, kurum kültürü vb.) yeni bilginin uygulama alanı bulabileceği durumda olması, öğrenmenin yaşama geçirilebilmesi için hayati önemdedir. İnsan kaynakları ile üst yönetimin koordinasyonu kadar, gerekli kaynakların yaratılması ve değişime uygun ortamın hazır tutulmasının önemi ortadadır.

Sonuçlar
Açıkhava eğitimlerinin birey ve grup motivasyonları, problem çözme, çatışma yönetimi, planlama, uzlaşma ve işbirliği gibi işyerlerinde performansı doğrudan etkileyen pek çok alanda etkin oldukları bilinmekle birlikte, aşağıdaki noktalar açıkhava eğitimi kararının alınmasında ve programın oluşturulmasında göz önünde bulundurulmalıdır:

kararınızda büyük bir paya sahip olsun.

Kaynaklar
Argyris, Chris, Interpersonal Competence and Organizational Effectiveness. Illinois, 1962.
Dewey, John, Experience and Nature. New York: Dover Publications, 1958.
Kolb, David A., “Experiential Learning: Experience as the Source of Learning and Development.” New Jersey: Prentice Hall, 1984.
Kolb, David A., ve Ronald E. Fry, “Toward an Applied Theory of Experiential Learning” adlı eserde C. Cooper, ed., Theories of Group Processes. Londra: Wiley, 1975.
Piaget, Jean, Psychology and Epistemology. New York: Columbia University Press, 1970.
Wagner, Richard J., ve C. C. Roland, “Another Look at Evaluating Training Programs” adlı eserde D. L. Kirkpatrick, ed., How Effective is Outdoor Training?. Alexandria: American Society for Training & Development, 1998.

PDF Döküman

Exit mobile version