Diyelim ki şirketinizde işler yolunda gitmiyor. Arka arkaya yanlış kararlar alınıyor, projeler patlıyor, birileri yanlış butona basıp bütün şirket verilerini buluta değil de rakip firmaya yolluyor. Peki, bu durumda ne yaparsınız?
Eğer başarılı bir lider olmak istiyorsanız, başarısızlığa tahammülünüz olmalı. Çünkü büyük icatlar, denemelerle gelir. Ancak burada önemli bir ayrım var: “Başarısızlığa tolerans” başka bir şeydir, “yetersizliğe müsamaha” bambaşka bir şey!
Biraz Anı, Biraz Felaket: Yetersizliğin Anatomisi
Yıllar önce bir şirkette danışmanlık yaparken, ekibin yıldız çalışanlarından biri, inovasyon toplantısında parlak bir fikir ortaya attı: “Yeni CRM sistemimizi daha kullanıcı dostu hale getireceğiz!” Harika, değil mi? Hepimiz heyecanlandık. Fakat gelin görün ki, bu projenin başına atanan kişi, Excel’de bile formüllerle arası kötü olan biriydi. Sonuç? Yeni sistem, çalışanların eski yöntemleri kullanmasına sebep oldu çünkü yeni sistemde müşteri kaydetmek için bir mini diploma gerekiyordu.
Bir lider olarak ne öğrendik? İnsanları yeteneklerine göre konumlandırmak, onlara alan tanımak ve başarısızlıklardan ders çıkarmalarını sağlamak şart. Ancak, yetkinliği olmayan kişiyi kritik bir role koymak, sadece başarısızlık değil, kurumsal intihardır.
İnovasyonu Ödüllendir, Koltuk Sevdalılarını Kırmızı Halıyla Uğurla
Başarısızlıktan ders çıkarmak isteyen insanlarla çalışmak, bir şirketin geleceğini parlak hale getirir. Ama sırf “biz bir aileyiz” mottosuyla sürekli düşük performans gösterenleri korumak, uzun vadede organizasyonun tabutuna son çiviyi çakmak gibidir. Bir keresinde, yöneticisiyle kahve içen bir çalışan, “Bu şirkette 10 yıldır aynı pozisyondayım” diye şikâyet etti. Yönetici cevap verdi: “Belki de 10 yıldır aynı şeyi yanlış yapıyorsundur.”
Gerçek şu ki, şirketler yenilik yapmazsa ölür. Ve en büyük tehdit, hata yapmaktan korkmak değil, hiçbir şey yapmamaktır.
İyi bir liderin yapması gereken şey, ekibine psikolojik olarak güvenli bir ortam sunmaktır. Ama bu, “Her şey çok güzel, sen harikasın” şeklinde pohpohlamalarla değil, açık sözlülükle sağlanır. İyi niyetle ama net bir dille konuşan liderler, çalışanlarının gerçekten gelişmesine yardımcı olur.
Bir yönetici düşünün, ekibinden biriyle birebir toplantı yapıyor:
- Çalışan: Proje biraz gecikti ama elimden geleni yaptım.
- Yönetici: Harika, peki neden?
- Çalışan: İş yükü çok fazlaydı, bazı detaylar gözümden kaçtı.
- Yönetici: O zaman bir plan yapalım ve aynı hatayı bir daha yapmaman için nasıl destek olabileceğimizi konuşalım.
Bu tür sohbetlerin olduğu bir şirket kültüründe, insanlar hem kendilerini rahat hisseder hem de gelişim gösterirler. Ama “Sen mükemmelsin, sorun sistemde” diyerek herkesin başını okşayan bir lider, uzun vadede kendini köşeye sıkıştırır.
Hiyerarşiyi Azalt, Liderliği Güçlendir
Şirketlerdeki geleneksel hiyerarşi sistemleri, işlerin ilerlemesini değil, bürokrasinin artmasını sağlar. Bir keresinde, bir şirkette CEO, işe yeni giren bir yazılım geliştiricisinin fikrini dinledi ve “Bunu hemen deneyelim” dedi. Sonuç? O genç çalışan, basit ama dahiyane bir sistem önerisiyle şirketin müşteri memnuniyetini %40 artırdı. Eğer CEO, “Bu fikri önce üç farklı müdüre, beş yönetim toplantısına sun, sonra tekrar konuşuruz” deseydi, inovasyon çöpe giderdi.
Yani, yöneticilerin görevi, insanları yetkilendirmek, doğru yönlendirmek ve gereksiz bariyerleri kaldırmaktır. Liderin detaya hâkim olması iyidir ama mikroyönetim yapması, çalışanları soğutur.
Sonuç:
Şirket kültürü bir denge işidir. Başarısızlığa hoşgörü gösterirken, yetersizliğe müsamaha göstermemek gerekir. Bunun için de liderlerin:
- İnsanları yeteneklerine uygun yerleştirmesi,
- Psikolojik güvenliği sağlarken radikal dürüstlüğü benimsemesi,
- İnovasyonu teşvik ederken hareketsizliği cezalandırması,
- Hiyerarşiyi azaltırken liderliği güçlendirmesi
gerekir.
Şirketinizin vizyonu, en iyi insanlarla çalışmaksa, onlara hata yapma şansı tanıyın. Ama aynı hatayı defalarca yapan ve gelişim göstermeyen insanlara karşı da bir zahmet net olun. Unutmayın: “Hatalar öğrenme fırsatıdır ama yetersizlik, ihmal edilemez bir lükstür!”